Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Yangında yakınlarını kaybedenler TBMM’de: “Liyakatsizlere sorumluluk verilmeyen bir ülke hayal ediyoruz”

Kartalkaya’da 78 yurttaşın yaşamını kaybetmesine neden olan yangında yakınlarını kaybeden aileler, TBMM’deki komisyon toplantısına katıldı. Toplantıda ilk sözü alan ve otelde eşi ile kızını yitirdiğini belirten Hilmi Altın, “Liyakatten, iş ahlâkından yoksun kişilere sorumluluk verilmeyen bir ülke hayal ediyoruz” dedi.

Kartalkaya’da 78 yurttaşın yaşamını kaybetmesine neden olan yangında yakınlarını kaybeden

Bolu’daki Grand Kartal Otel’de 78 yurttaşın yaşamını yitirdiği yangın faciasının nedenlerinin araştırılması amacıyla TBMM’de oluşturulan komisyon toplandı. Toplantıya, otelde hayatını kaybeden ailelerin yakınları da katıldı. Öte yandan toplantıda yangının nedenlerine yönelik rapor hazırlayan bilirkişi heyeti de hazır bulundu.

TBMM ‘Kartalkaya’da Bir Otelde Meydana Gelen Yangını Araştırma Komisyonu’nun toplantısı, ailelerin katılımı nedeniyle Plan ve Bütçe Komisyonu Salonu’nda gerçekleştirildi.

Toplantı salonunda bulunan ekranlara, faciada yaşamını yitiren kişilerin fotoğrafının yer aldığı ve “Başka Canımız Yok” etiketinin yazılı olduğu görüntü yansıtıldı. Komisyon Başkanı AKP Milletvekili Selami Altınok, komisyonun açılışında komisyon çalışmalarıyla ilgili katılımcılara bilgi verdi. Altınok’un konuşmasının ardından ailelere söz verildi.

LİYAKAT VE İŞ AHLÂKI VURGUSU

İlk konuşmayı, yangında eşini ve kızını yitirdiğini belirten Hilmi Altın yaptı. Dosyayı bir hukukçu ve yangın uzmanı gibi okuduklarını kaydeden Altın, “Davaya ne pahasına olursa olsun sahip çıkacağız” diye konuştu. Altın, “Mağdur aileler” tanımının doğru olmadığını belirterek, şunları söyledi:

“Biz dimdik ayaktayız. İnsan eliyle yakınları katledilmiş, alnı açık insanlarız. Bu cinayette liyakatsiz iş yapanların ellerine hayatlarımızı bıraktık. Bu komisyonun elinde tarihi bir sorumluluk var. Bu komisyonun çalışması, bir daha bu ülkede iş ahlakından yoksun insanların iş yapma cüretine sahip olamamasını sağlamasıdır. Böyle insanların sorumluluk üstlenemeyeceği bir ülke hayaliyle yaşıyoruz.

Kartalkaya’da ölümlerin her türlüsü yaşandı. Eşinizle bir daha konuşamayacağınızı, evladınızın saçını bir daha koklayamayacağınızı, hatıralarla dolu ama bomboş bir eve döneceğinizi düşünün. Taşıdığımız ağırlık, bir insanın taşıyabileceğinden çok daha ağırı. Ben ve bu salondaki herkes birbirimize candan bağlıyız. Ben Hilmi Altın, hayatı geri dönülmez bir şekilde değişmiş biriyim. O cehennemden sağ çıktığım için, nefes alabiliyor olmaktan utanan bir eş ve babayım.

Uzun yıllar yurt dışında yaşadım ve Türkiye’ye döndüm. Bütün hayatım bir gecede elimden alındı. Eşim, bu ülkede yetişmiş bir akademisyendi. Tek çocuğumuz Alya, her şeyimizi onun için yapıyorduk. Annesinin yolunda gitmeye çalışan, neşeli ve vicdanlı bir çocuktu.

AİLE YILI’NDA AİLE FACİASI

Türkiye Cumhuriyeti’nin Aile Yılı’nda, bir yangında, “Güvenli ve çocuk dostu” olarak tanımlanıp, prestijli turizm acentelerinde satışı yapılan bir otelde insanlar nasıl ölür? Bu otele kim ruhsat verdi, kim denetlemedi? Bu bir hata değil, ihmal değil, bu bir cinayet. Hiçbir aile, bir daha bizim yaşadığımızı yaşamasın.”

“VALİ BEY ÜZÜLÜYOR, BURADA AĞLAMA”

Çocukları Nehir ve Doruk’u yangında kaybeden Anne Duygu Can, “Kim bir anneye, ‘Senin yetiştirdiğin çocukla bu ülkede güvende?’ diyebilir” diye sordu. Katliamın yaşandığı yerin ve kokunun hafızalarından asla gitmediğini ifade eden ve oğlunun kendisine en son gönderdiği, “Anne seni seviyorum” ses kaydını dinleten Can, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“O gün karşımda hiçbir yetkili yoktu. Umudumu kaybetmeden o otelde akşama kadar bekletildim ve bir yanıt aradım. Benim çocuğum öleceğini biliyordu. Ben orada ağlarken biri yanıma geldi, ‘Vali Bey üzülüyor, burada ağlama’ dedi bana.”