CHP lideri Özgür Özel’in 4-5 Kasım 2023 Kurultayını Ekrem İmamoğlu destekçilerinin CHP delegelerini satın almak suretiyle kendisinden çaldığına inanıyor, bu yüzden de yargı kararıyla dönmeyi kendine hak görüyor. CHP Kurultay delegelerinin kendisine Mayıs 2023 seçimlerinde, kendisini aday göstererek aldığı yenilgi nedeniyle değil, para karşılığı oy vermediğine de tamamen inanmış görünüyor.
Bundan tereddüde düştüğü anda çevresindeki yeni dostları, öncelikleri CHP’nin başarısı değil, CHP’yi şu anda yöneten Özel ve ekibinin başarısızlığı olan yeni dostları kaya gibi karşısına dikilip “yola devam” diyorlar.
Kılıçdaroğlu’nun 13 yılda CHP’ye ve Türkiye’deki muhalif seçmene kazandırdıkları, partinin başına geçebilmek için ümidini bir zamanlar “Hak, hukuk, adalet” sloganıyla eleştirdiği yargı kararına bağlamasından bu yana hızla unutuluyor, yerini tepkiye bırakıyor.
Hangi yargı? Hak, hukuk, adalet?
Hatta hakaretlere maruz kalıyor. Gerçekten üzücü bir durum. Sosyal medyada açıkça “Seni istemiyoruz” kampanyaları açılıyor ve bu kampanyaların hepsi de trol hesabı değil; bilen biliyor.
Sevenleri ve destekçileri gözündeki bu itibar kaybı aslında 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiği gece istifa etmeyip, suçu TRT izleyen kırsal kesim seçmenine atmasıyla başlamıştı. Tabandan gelen zorlamayla da olsa CHP’yi Kurultay’a götürmesi yine de olumlu karşılandı. Zamanla Kurultay kararlarını tanımayıp, kendi başkanlığı döneminde oluşan Kurultay delegelerini küçük menfaatler karşılığında kendisini satmakla suçlamaya başlaması CHP tabanı ve seçmenini soğuturken, AK Parti ve MHP’lileri sevindirir oldu.
Bardağı taşıran damla ise, Partisinin Cumhurbaşkanı Adayı ilan ettiği İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu dahil toplam 11 CHP’li belediye başkanı, belediye bürokratları yargı hamleleriyle hapse atılmış durumdayken, onlara sahip çıkacağına partisini mahkûm ettirecek bir yargı kararına ümidini bağlaması oldu.
İmamoğlu’nun “Kılıçdaroğlu beni betona gömmek istiyor” sözleri CHP’nin bir fetret devrine sürükleniş sürecini gösteriyor.
Hem de en güçlü görüldüğü bir sırada.
Mansur Yavaş ve eski genel başkanlar
Kılıçdaroğlu CHP’yi Deniz Baykal’ın yüzde 22-23 düzeyinden alıp, anca yüzde 25-26 düzeyine çıkarabilmişti. Yeni bir ittifaklar politikasıyla 2019 yerel seçimlerinde İYİ Parti lideri Meral Akşener’le işbirliği, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş’ın galibiyetini getirdi. 2023 seçimlerine Altılı Masa ile gidildi ama Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu ya da Yavaş yerine kendi adaylığını zorlaması Akşener’in kopmasına ve seçim yenilgisine mal oldu.
2023 Kurultayında seçilmesi ardından Özel, tavanda değil, tabanda ittifak yöntemini denedi ve başarılı oldu. CHP 2002 seçiminden bu yana ilk kez AK Parti’nin önüne geçti. Özel yönetiminde CHP yüzde 35 eşiği üzerinde, Türkiye’nin her köşesinde kitleleri hareketlendirebilen bir partiye dönüştü.
Yavaş’ın 27 Haziran açıklamasında bu kazanımların, bu fırsatın kaçırılmaması ve CHP’nin enerjisini iç kavgaya değil, Cumhur İttifakının devrilip yerine parlamenter sistemin getirilmesi mücadelesine verilmesi uyarısı haklı ve önemlidir. Yavaş, aksi halde siyaseti topluca bırakmaları gerektiğini söylemiştir.
Keza CHP’nin önceki genel başkanları, Hikmet Çetin, Altan Öymen ve Murat Karayalçın’ın Özel’e tam destek vermesi önemlidir.
Kılıçdaroğlu’nu Özel ile uzlaşmaya zorlayan bu cephe, yargı kararıyla CHP’nin başına dönmenin CHP’yi yönetmek anlamına gelmeyeceğini de gösteriyor.
Nasıl olsa oy verirler kibri
CHP kitlesini bir arada tutanın Erdoğan karşıtlığı olduğu, ne kadar kızarlarsa kızsınlar Kılıçdaroğlu’na yine de oy verecekleri kanısına güvenmemek lazım. Zamanında Baykal buna güvendi ve Bülent Ecevit’in DSP’si iktidar ortağı olurken kendisi CHP’yi Meclis dışı bıraktı.
Kurultay iptali davasının duruşması 30 Haziran’da Ankara’da görülecek. Karar çıkması sürpriz olur, erteleme daha mümkün görünüyor. CHP’nin yıpratma sürecinin uzamasını bekleyenleri memnun eden bir karar olacak.
Özel il başkanlarını, milletvekillerini 30 Haziran’da Ankara’ya çağırdı. 1 Temmuz’da da İmamoğlu’nun tutuklanışının 100’üncü günü diye İstanbul’da, Saraçhane’de bir miting çağrısı yaptı.
Yargı 30 Haziran ya da sonrasında “butlan” kararı verise, Özel binlerce partiliyi direnişe çağırırsa Kılıçdaroğlu “yargı kararları uygulansın” diyerek polis zoruyla mı Genel Merkez’e girip 12’inci katındaki makam odasına dönmeyi kendisine yedirebilecek mi? Öyle bir dönüşle, CHP’yi nasıl yönetebileceğini, CHP’nin artık CHP olarak kalacağını mı düşünüyor?
Sayın Kılıçdaroğlu kusura bakmasın ama 30 Haziran’da ya da daha sonra, yargı ne karar verirse versin bu noktadan sonra CHP’yi CHP olarak yönetmesinin imkânsız olduğu şimdiden görünüyor.