Nöbetçi Eczaneler
DSG Genel Komutanlığı, Baas rejiminin düşüşünü, ülkeyi felakete sürükleyen, şiddeti ve zorbalığı on yıllar boyunca halka dayatan bir dönemin sonu olarak tanımladı.
“Bugün elde edilenler anlık bir olay değil, halkın direnişinden doğan meşru bir sonuçtur”
Açıklamada, Kuzey ve Doğu Suriye(Rojava) bölgelerinin rejimin güvenlik kıskacını kıran ilk bölgeler olduğu hatırlatıldı. 12 Mart 2004 ayaklanmasından bu yana süren direniş kültürüne vurgu yapan DSG, 2012 yılında bölge halkının rejimin güvenlik birimlerini kovarak kendi demokratik sivil yönetimlerini kurduğunu belirtti.
Bildiride şu ifadelere yer verildi:
“Halkın korunması ve hizmetlerin sağlanması amacıyla kurulan Halk Savunma Birlikleri(YPG), daha sonra binlerce şehit vererek özgürlük ve savunma savaşlarında IŞİD terörüne karşı en etkili güç haline gelen Suriye Demokratik Güçleri’ne (DSG) dönüştü. Bugün elde edilenler anlık bir olay değil, halkın direnişinden doğan meşru bir sonuçtur. Evlatlarımız IŞİD projesini yıkarak tüm dünya adına savaştı.”
Yeni Suriye için yol haritası: “Eski zihniyet tamamen terk edilmeli”
DSG, rejimin düşüşünü sadece siyasi bir olay olarak değil, iktidarı tekelleştiren ve halkın iradesini yok sayan bir “zihniyetin çöküşü” olarak yorumladı. Açıklamada, Suriye’nin geleceğinin eski rejimin araçlarını ve yöntemlerini yeniden üreterek kurulamayacağı uyarısında bulunuldu.
Gelecek vizyonu ise şu sözlerle çizildi:
“Rejimin düşüşü, Suriyeliler için vatanlarını yeni temeller üzerinde yeniden inşa etmek adına tarihi bir fırsattır. Önümüzdeki süreç, dışlama ve tekçilikten uzak, gerçek ve kapsamlı bir ulusal diyaloğun başlatılmasını gerektiriyor. Hak ve özgürlükleri garanti altına alan, zorbalığın ve istibdadın geri dönüşünü sonsuza dek engelleyen yeni bir toplumsal sözleşme tesis edilmelidir.”
Efrin, Serêkaniyê ve Girê Spî için uyarı
Bildirinin en dikkat çekici bölümlerinden biri, yerinden edilen sivillerin durumuna ayrıldı. DSG, Efrin, Serêkaniyê (Resulayn) ve Girê Spî (Tel Abyad) gibi bölgelerden göç etmek zorunda kalan yüz binlerce insanın durumuna dikkat çekti.
Bu konunun herhangi bir siyasi çözümün temel şartı olduğunu vurgulayan DSG, şu net mesajı verdi:
“Yüz binlerce göçmen hala evlerine dönme hakkından mahrumdur. Bu mesele ulusal bir öncelik olarak kalmaya devam edecektir. Güvenli ve onurlu bir dönüş sağlanmadıkça, hiçbir siyasi çözüm adil veya tam olarak kabul edilemez.”
“Halkımızı savunmaya devam edeceğiz”
İçinde bulunulan hassas süreçte güvenlik ve istikrarın korunmasına dair kararlılığını yineleyen DSG, Suriye halkının temel savunma gücü olmaya devam edeceklerini duyurdu.
Açıklamada, “Güçlerimiz, halkımıza yönelik her türlü saldırıya veya Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerinin güvenliğini tehdit eden her girişime karşı duracaktır. Savaşçılarımız, insan onurunu savunmak için canlarını feda ederek özgürlük bayrağını taşımışlardır” denildi.
Nefret diline karşı uyarı
DSG, açıklamasının sonunda bazı çevrelerin hala nefret dili ve kışkırtıcı söylemler kullandığına dikkat çekti. Suriye’nin geleceğini “o anın zihniyetiyle” düşünmeyen ve bölünmüşlük söylemini geri getirmeye çalışan odakları eleştiren Genel Komutanlık, bu tür yaklaşımların ülkeyi daha önce felakete sürüklediğini hatırlattı.
Bildiri, “Bugün Suriye’nin geleceği başlıyor. Özgürlük, adalet ve ortaklık üzerine kurulu; şehitlerin fedakarlıklarına ve milyonların direnişine layık yeni bir Suriye inşa ediyoruz” sözleriyle son buldu.