Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, bir yılı aşkın süredir devam eden süreç ile ilgili eleştirilere sert tepki göstererek “Hiç kimsenin, hiçbir siyasi partinin dar manada çıkarlarına ya da iktidarlarını korumalarına ya da iktidar olmalarına araç haline dönüştürülecek bir süreç değildir” dedi.
Hatimoğulları, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Dairesi Başkanlığınca merkez Yenişehir ilçesindeki bir otelde düzenlenen “Barış ve Demokratik Toplum Sürecinde Nöroçeşitliler ve Eşit Yurttaşlık Çalıştayı”na katıldı.
Burada yaptığı konuşmada, çalıştayda otistik bireyler, anneler, babalar, uzmanlar ile aktivistlerin bilgi ve deneyimlerini paylaşacağını söyleyen Hatimoğulları, daha sonra süreç ve “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun İmralı kararı hakkında değerlendirmelerde bulundu.
“Barış olmadan eşit yurttaşlıktan bahsetmek mümkün değildir” diyen Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özgür bir yaşamdan bahsetmek mümkün değildir. Bölgemizde yaşanan savaşların mayınlı alanların topluma yönelik katliam girişimlerinin sonucu yüzbinlerce insanımızı engelli bıraktığını biliyoruz. Kürt sorunu 40 yılı aşkın süredir çatışmanın merkezinde. Türkiye’deki başta bütçe olmak üzere ekonomik paylaşımların bu anlamıyla bütçeye değil engelli yurttaşlarımıza, kadınlara, işsizlere, emekçilere, yoksullara yönlendirilmesi için çok ciddi bir mücadele yürüttük.”
SÜREÇ AÇIKLAMASI
Sözlerine komisyonun İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüşme kararıyla ilgili değerlendirme yaparak devam eden Hatimoğulları, şunları söyledi:
“Türkiye tarihinde çok önemli bir gelişmeye birlikte tanıklık ettik. TBMM’de Kürt sorununun çözümü, barış süreci ile ilgili oluşmuş olan bir komisyon. O komisyonun tarihi bir karara imza attığına tanıklık ettik. İmral ıziyaretini gerçekleştirme kararı. Bu karar gerçekten tarihi. Ama üzülerek ifade etmeliyim ki bizler bu kararı komisyona üye bütün milletvekili ve siyasi partilerle birlikte bir konsensusle, bir oy birliği ile karara varmak isterdik. Ama öyle olmadı. Oy çokluğuyla bu karar çıktı ve belirlenen komisyon önümüzdeki günlerde adaya giderek Sayın Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştirecek. Sayın Öcalan’ın yapmış olduğu ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ ile ilgili görüşmeler yapacak. Bu ülkenin 100 yıllık sorunu olan Kürt sorununun çözümüne dair Sayın Öcalan’ı dinleyecek. Bizler bu kararın elbette bütün Türkiye halklarına da barışı tesis edilmesine ve bunun bütün 86 milyon yurttaşımıza armağan edebileceğimiz bir sonuca vesile olmasını diliyoruz.”
CHP’NİN İMRALI’YA GİTMEME KARARI
CHP’nin İmralı’ya üye göndermeme kararını eleştiren Hatimoğulları, “Üzüntümüz o ki; bu ülkenin kurucu partisinin, yani Cumhuriyet’in kurucu partisinin adaya gitmekten imtina etmesi ve bu sürece yaklaşımı bizler tarafından üzüntüyle karşılanmıştır. Yine üzülerek ifade ediyoruz ki 100 yıllık inkarcı ve imha siyasenin yarattığı kodlar yeniden ve yeniden diriliyor. Oysa bizim bu dönemde yaratmak istediğimiz şey bu kodları ortadan kaldırmak, cesareti güçlendirmek. Cesaretin bulaşıcılığını en yüksek seviyeye taşımaktı” dedi.
Somut adımların atılmasına dikkat çeken Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu dönemde yine en büyük amacımız ezberlerin bozulmasıydı. Bu ezberlerin bozulmasıyla birlikte somut adımların atılmasıydı. Bizler hangi partiye mensup olursa olsun, hangi ideolojiden besleniyor olursak olalım Kürt sorununun çözümü barış ve demokraik toplum inşasını en ön plana koymak gibi tarihi bir görev ve sorumlulukla karşı karşıyayız.
“DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE YÖNETİMİ ÇIKARAMAZLAR”
Hep söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Bu süreç hiç kimsenin, hiçbir siyasi partinin dar manada çıkarlarına ya da iktidarlarını korumalarına ya da iktidar olmalarına araç haline dönüştürülecek bir süreç değildir. Bu süreç farklı bir süreçtir ve bugüne kadar ki bütün deneyimlerden farklı olarak son derece özgür ilerlemektedir. Barış, siyasi partilerin dar manada çıkarlarından daha evladır ve buradan hareket edilmelidir. İster dolaylı ister doğrudan barış ve çözüm karşıtlığı yapanlar asla buradan siyaset devşiremezler. Buradan barış çıkaramazlar, buradan demokratik bir Türkiye yönetimi çıkaramazlar.
Dönem barışa odaklanma dönemi. Çözüm sürecine kökten karşı gelenler, yekten karşı gelenler ya da dönemsel anlamda buna katkı vermekten imtina eden her kesime buradan bir kez daha sesleniyoruz. Ne olursa olsun elimize geçmiş bu tarihi fırsatı barışla ve demokratik bir çözümle taçlandırmak zorundayız. Hiç kimsenin bundan kaçma lüksü ve hakkı yoktur. Bizler bir kez daha bu kararın kalıcı bir barışa vesile olmasını ümit ediyoruz. 100 yıllık inkar ve imha siyaseti ile derinleştirilen Kürt sorununun çözülmesiyle ilgili herkesi olağanca gücüyle katkı vermeye bir kez daha davet ediyoruz.”

