Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Atama bekleyen genel başkan

Atama bekleyen çok öğretmen gördüm, öğretmen kadar çok olmasa da atama bekleyen sağlık çalışanı, infaz memuru, mühendis de gördüm. Ama ilk kez atama bekleyen bir genel başkan görüyorum, görüyoruz.

Atama bekleyen çok öğretmen gördüm, öğretmen kadar çok olmasa da

Kemal Kılıçdaroğlu’nun hevesle beklediği CHP kararına sadece 3 gün kaldı.

 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu.Ortalık gerçekten toz duman.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Kılıçdaroğlu’nu öve öve bitiremeyenler şimdi Kılıçdaroğlu için en ağır cümleleri kuruyorlar.

Buna karşın 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Kılıçdaroğlu’na demediğini bırakmayan kimi isimler şimdi Kılıçdaroğlu’nun “lider”liğini övüyorlar.

CHP’nin seçilmiş genel başkanı Özgür Özel ile CHP’nin atama bekleyen eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında çok fark var.

Bunları teker teker saymak yerine kısa bir özet geçeyim:

Kılıçdaroğlu’nun, Genel Başkan olduğu dönemde Anayasa’dan Türklük kavramını çıkarmayı savunan, eyalet sistemi tarzı yönetimi savunan 10 Aralık Hareketi’ne kapı açılmış, Mehmet Bekaroğlu, Abdüllatif Şener gibi sağdan gelen isimler CHP’de baş tacı yapılmış, Muharrem İnce gibi gençlik kollarından gelen isimler partiden ayrılmak zorunda bırakılmıştı…

Özgür Özel döneminde Muharrem İnce tüm siyasi hayatını geçirdiği evine geri döndü.

Kemal Kılıçdaroğlu, 6’lı Masanın Cumhurbaşkanı Adayı olabilmek için 5 Cumhurbaşkanı Yardımcılığı ve CHP listelerinden 36 vekilliği oy oranı yüzde 1 dahi olmayan partilere verdi. Bu yetmeyince ikinci tur öncesinde CHP’ye ayrılmış bakanlıklardan 3’ünü ve MİT Başkanlığı’nı gizli bir protokolle Zafer Partisi’ne devretti.

Buna karşın Özgür Özel, belde belediye başkanlıklarının bile CHP’de kalması için mücadele ediyor.

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin mevcut genel başkanı Özgür Özel ile buluşmayı kabul etmiyor, buna karşın Özel, CHP’nin yaşayan tüm genel başkanlarını el üzerinde tutuyor.

Kemal Kılıçdaroğlu, kendisiyle görüşen ve tavrını gözden geçirmesini isteyen CHP’lilere “ben gelmezsem, kayyum gelir, daha mı iyi olur?” diye sormuş.

Bu soruya kendi adıma vereceğim cevap evet, hem de bağıra bağıra EVET.

Kayyum gelirse, CHP hızla olağanüstü kurultaya gidecektir, Yasal olarak kayyumun kimseyi partiden atma, para harcama, örgütleri dizayn etme yetkisi yok.

Kılıçdaroğlu gelirse olağan kurultaya kadar beklemesi, en büyük hayali Özel’i partiden ihraç etmek için düğmeye basması ve hatta Siyasi Partiler Yasası’nın izin verdiği ölçüde Kurultay yapmaması ihtimali de var. Düşünün, CHP bir sonraki erken genel seçime atanmış Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığında gidebilir.

Gelecek bir kayyum CHP’li belediye başkanlarına, bagajlarının dolu olduğunu söylemez, partinin eski bir başsavcısının, avukatlarla beraber araştırdığı ve İstanbul’un en önemli ilçelerinden birisindeki yolsuzluk tespitlerini hasır altı da etmez.

Lafı çok uzatmaya da gerek yok, en çok seçim kaybeden ile atama bekleyen ilk genel başkan aynı kişi olması hiç şaşırtıcı değil.

Zafer sarhoşluğu sonrası İran…

İran rejimi içerideki propaganda savaşını kazandı.

ABD saldırısının aslında pek de işe yaramadığını gösteren istihbarat raporu da bu anlamda işlerini kolaylaştırdı.

Fakat bu zafer havası, İsrail ve ABD’ye direnmenin gururu ne kadar sürer kestirmek kolay değil.

Tüm gücünü ve parasını nükleer araştırmalara harcayan, yapmadığı yatırımlar yüzünden dünyanın en büyük 2. doğal gaz rezervine sahip olmasına rağmen kamu kuruluşları ve okullarına enerji veremeyen, onları tatil eden ülke İran.

Nükleer silah yapmayacaklarına dair Dini Lider’in verdiği bir fetva var ama nükleer silah yapmaktan başka bir işe yaraması imkânsız dünyanın en büyük zenginleştirilmiş uranyum rezervine sahipler.

Düşman belledikleri İsrail’in, rejimin koruyucusu olarak görülen Devrim Muhafızları’nın içine sızdığı, Mossad’ın adam devşirdiği de ortaya çıktı.

İsrail’in Tahran’ın göbeğinde drone montaj hattı kurması Mossad’ın başarısından çok “rejim bekçileri” arasındaki hain sayısıyla açıklanabilir ancak.

Zafer sarhoşluğu geçtiğinde İran halkı rejime dair soruları daha yüksek sesle sormaya başlayacaktır.

Batı emperyalizmi bunun olması için düğmeye şimdiden basmış durumda. Özellikle İngiliz yayın organları tüm güçleriyle Tahran’a yükleniyorlar ama sosyolojiyi bilmiyorlar. İran halkı İsrail ve ABD’ye direnmiş bir yönetimi bir süre baş tacı edecektir. Sorgulama gelirse zafer sarhoşluğundan sonra gelir.

Erdoğan’a Trump üzerinden değer biçmek

NATO Zirvesi sonunda aklıma gelen ilk şey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Trump’ın övgü sözleri üzerinden değer biçen televizyon yorumcuları oldu.

Trump’a güvenerek politika inşa edilemeyeceğine dair her öngörüye şiddetle itiraz etmekle kalmıyor, bunu söyleyenleri de küreselci olmakla itham ediyorlardı.

 

Atama bekleyen genel başkan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump.

Cumhurbaşkanı’nın siyasi kariyerini Trump övgüsüne endekslemek aslında Erdoğan’a haksızlık etmek olur

Erdoğan’ın yaşadığı iç ve dış kriz sayısı, terör sorununu bitirme uğraşları, 15 Temmuz darbe girişimi, Trump’ın yaşadığı krizleri ya da yönetim erki sorunlarının yanında devede kulak kalır.

Sonuçta gördük ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu irade ve NATO’nun savunulması için Türkiye’nin güçlü olması gerektiği argümanı F-35 yaptırımını uygulayan Trump’ı F-35 satımına yeşil ışık yakacak noktaya getirdi.

İlk döneminde Suriye’den tamamen çekilemeyen Trump, bugün ABD bürokrasisi içerisinde daha güçlü olduğu için değil, Türkiye’nin Suriye’deki pozisyonu daha kuvvetli olduğu için Ankara ile ortak adımlar atabiliyor.

Türkiye’nin tüm iyi ve güzel işlerini hep dünya üzerinden benzetmelerle anlatmayı seven bir yanımız var bizim.

Altın Portakal’ı Türkiye’nin Cannes’ı doğal bir güzelliği Türkiye’nin Maldivler’i diye tanımlarız nedense.

Bari Erdoğan’ın uzun yıllardır iktidarda devam eden siyasi kariyerini Trump övgüleri üzerinden değerli kılma hatasına düşmeyelim…